Gebelik - SSS

Hamile kalmak için en sağlıklı yaş aralığı?
Bilimsel sonuçlara bakıldığında hamile kalmak için en uygun olan yaş aralığının 24-30 arasında olduğu görülmektedir. Bu yaş aralığında kadınlar çocuk ile ilgilenebilecek olgunluğa erişmekte aynı zamanda ileri yaşa bağlı eşlik edebilecek medikal sorunlardan uzak oldukları için sağlıklı bir şekilde çocuklarının gereksinimleriyle ilgilenebilmektedirler.
Genç annelerde gebelikler sırasında düşükler, gebelik tansiyonu , intrauterin gelişme geriliği gibi fetal gelişimi sekteye uğratabilecek durumlar, gebelik fizyolojisine bedence hazır olmayan kadınlarda ( beslenme yönünden zayıf, bağışıklık sistemi yetersiz v.b. ) gebeliğe bağlı olarak vücüt direncinde zayıflama gibi durumlarla karşılaşılabilmektedir. Benzer şekilde erken doğum yapma, erken membran yırtılması ve bu durumlara bağlı düşük doğum ağırlıklı bebek dünyaya getirme durumları gözlenebilmektedir. Psikolojik açıdan bebeğin gelişim ve ergenlik dönemlerinde genç anne kişiliğinin yeterli düzeyde annelik görevini yapamayacak olması önemlibir faktör sayılabilmektedir.
İleri yaşlarda oosit gelişiminde kromozomal kusurlarda ( mutasyonlarda ) artış olması nedeniyle kromozomal anomaliler daha sık görülmektedirler. Kromozomal anomaliler bu yaş grubunda düşüklerin en sık nedeni olarak bilinmektedirler. Anne adayında diyabet, tansiyon ve kalp hastalıkları gibi medikal sorunların olması hem gebelik oranlarının azalmasına hem de oluşmuş gebelik üzerine ( düşük,intrauterin gelişme geriliği, makrozomi, konjenital anomaliler,intrauterin fetal kayıp v.b. ) olumsuz etkileri nedeniyle önemlidir. Ayrıca ileri yaşlarda yaşanılan annelik deneyiminde bebeğin yaşamında aktif bir ebeveyn olunamaması riski bulunmaktadır.

Hamile kalmak için en uygun zaman? Hangi günler?
Normal kadınlarda mens siklüsleri 28±7 gün arasında değişmektedir. Bu anlamda sağlıklı olarak yumurtlayan bir bayanın mens siklüs süresi 21 ile 35 gün arasında değişmektedir. Mens siklüsü iki fazdan oluşmaktdır. Siklüs süresi 28 gün olan bir hastada ilk 14 gün foliküler faz olarak isimlendirilmektedir. Bu fazda yumurta büyümeye başlar, olgunlaşır ve yeterli gelişimi gösterince hormonların etkisiyle yumurtlama oluşur. Bu dönemden sonraki 14 gün ise sekretuar faz olarak isimlendirilmektedir. Bu dönemde yumurtlama ile karın boşluğuna ve oradan tüplere geçen yumurtanın döllenme olduğunda rahim içerisine tutunmayı sağlayıcı östrojen ve progesteron hormonu salgılanmaktadır. Yumurtlama zamanından önceki gün ve yumurtlama sonrasındaki ilk iki gün gebelk ihtimalinin en yüksek olduğu dönemdir. Yani adeti düzenli olan bir bayanda adetin ilk gününden sonraki 12-14 ve 16 günlerdeki ilişki gebelik şansını arttıracaktır. Bu dönem dışında da gebelik oluşabillmesine rağmen en ideal süreç yumurtlama dönemindedir. Adeti 35 gün olan veya 21 günde bir olan bir kadında yumurtlama ne zaman oluşur peki? Yumurtlama sonrası süre yaklaşık olarak 14 gündür ve sabittir. 14 gün sonra gebelik yoksa yeni adet başlar. 21 günde bir adet gören kadında yumurtlama adetin ilk gününden sonraki 7. Günde olurken, 35 günde bir adet olan bir kadında yumurtlama ilk günden sonrai 21. Günde meydana gelmektedir.

Hamile kalmak için nasıl beslenmek, ne yapmak gerekir? Öncesinde vitamin almak, hazırlık yapmak gerekir mi?
Hamilelik kadın vücüdunda farklı fizyolojik süreçlerin izlendiği bir dönemdir. Bu döneme girmeden önce anne adayının sağlıklı olması, gebelikte gözlenebilecek değişikliklere adapte olmaya hazır olması gerekmetedir. Anne adayı sigara ( sigarayı bırakmalı ), alkol ve benzeri madde kullanmıyor olmalı. Genel sağlığı yerinde olmalı, eşlik eden patolojik hastalıkların görüldüğü durumlarda ise hastalıklarının kontrol altında olması gerekmektedir. Diş sağlığının gözden geçrilmesi önerilmektedir. Gebe kalmadan önce prekonsepsiyonel dönemde tercihen jinekoloğuna muayene olmalı, genital sistem açısından ve sistemik açıdan bir kez gözden geçirilmelidir. Bu kontrolde pap smear testi bakılmalı, eşlik eden servikal patolojiler tedavi edilmelidir. Gebelik öncesinde toxoplazma, CMV, rubella, herpes, HIV, hepatit gibi enfeksiyöz ajanların geçmişte geçirilp geçirilmediği bu dönemde test edilmelidir. Bu sayede anne adayına gebelik sırasında karşılaşılabilecek enfeksiyöz kaynaklı ajanlar hakkında bilgi verilebilmektdir. Gerekli aşılama bu sayde gebelik öncesinde yapılabilmektedir. Gebelik öncesi folik asit desteği başlanarak nöral tüp defektleri önlenebilmektedir.

Stres, hamile kalmayı erteliyor mu?
Menstrüel siklus beyinde hipofiz adlı merkezden salınan FSH ve LH hormonları ile regüle edilmektedir. FSH ve LH hormonları ile hipotalamus bezinden salınan GnRH ( gonadotropin salgılatıcı hormon ) tarafından kontrol edilmektedir. Merkezi sinir sisteminde GnRH, FSH ve LH hormonlarının salınımı üzerine steres durumunda etkiyen maddeler değişmektedir. Stres halinde salınan nörotransmitterler GnRH, FSH ya da LH salınması üzerine olumsuz etkiyle adet dönemi üzerine olumsuz etkide bulunurlar. Bu nedenle yumurta gelişiminin sekteye uğraması, yumurtlama bozulması, gebeliğin önlenmesi ya da gebeliklerin düşükle sonuçlanması durumu gözlenebilmektedir

Hamile kalmayı geciktiren, zorlaştıran faktörler neler?
Çiftlerin yaklaşık %15 kadarında net bir sebep bulunmamasına rağmen infertilite durumu gözlenmektedir. Bu çiftlerde kadın faktörleri değerendirildiğinde rahim, tüpler, yumurtalık ve endokrin çevrenin net bir patolojisi görülmemektedir. Diğer olgularda ise kadın infertilitesi ya da erken infertilitesini açıklayabilecek problemler görülebilmektedir. Erkeklerde sperm sayısında azalma, sperm konsantrasyonunda azama, morfolojinin bozuk olması, sperm hareketlerinin yetrsiz olması ya da spermlere yönelik blokan antikorların ulunması gibi problemler gözükebilmektedir. Ayrıca azospermi olarak adlandırılan olgularda sperm örneğinde sperm görülmemektedir. Bu olgularda küçük bir ihtimalle testisten sperm öncü hücrelerinin varlığının araştırılması önerilebilmektedir.
Kadınlarda rahim patolojileri, rahimin yokluğu, rahim içi yapışıklık varlığı, polip, myom gibi kavite içi oluşumların görülmesi, tüplerin tıkalı olması ya da hidrosalpenks denilen iltihabi tubal patolojileringözlenmesi gebelik ihtimalini düşürmektedir. Yumurtlama ile ilgili patolojiler benzer şekilde normal fizyolojinin sekteye uğramasına neden olmaktadır. Tiroid patolojileri, hipotiroidi-hipertiroidi, adrenal sistem hastalıkları, aşırı tüylenmeye sebebiyet verecek derecede endokrin değişimler ve diyabet gebe kalmayı geciktirmektedir. Pıhtılaşma bozuklukları, lupus gibi romatolojik hastalıklar ise oluşmuş gebelikler üzerine olumsuz etkide bulunabilmektedirler.

Doğumun ardından vücudun eski haline gelmesi ne kadar zaman alıyor?
Dünyadaki bütün hamile kadınlar en çok dış görününde meydana gelen değişikliklerin kalıcı olmasından korkuyor. Tabi ki endişeye gerek yok, tıptı ünlü yıldızlar gibi siz de eski formunuza kavuşabilirsiniz.
Hamilelikte kan hacmi artar ve bu yüzden çoğu kadının cildi allık sürülmüş gibi görünür. Östrojen fazlalığı yüz ve vücutta sivilce yapabilir, neyse ki bunlar doğumdan sonra çoğunlukla altı haftada yok olur. Hamilelikte, yüzdeki 'T' bölgesine yayılan ve hormonal değişikliklerin sebep olduğu soluk bronz görünümü yani 'gebelik maskesi' inatçıdır. Kadınların çoğunda bu durum geçicidir, çoğunlukla doğumdan birkaç hafta sonra yok olur. Ancak kadınların bazılarında pigmentasyon lekeleri kalır. Hamilelik basen bölgenizin bir miktar yayılmasına sebep olur. Çoğunlukla 16 kilodan fazla kilo alanlarda gördüğümüz ve stria adı verilen kırmızımsı genişleme izleri, çoğunlukla karnın alt kısmına ve göğüslere yerleşir. Ne yazık ki bu izler kalıcıdır. Basendeki bu gevşemenin bir kısmı kalıcı olsa da, genellikle doğumdan altı hafta sonra eski haline kavuşur. Doğum sonrası tüm kadınlar vajinasının esneklik kazandığını ifade eder. Çoğu kadın sıkılığını yeniden kazanıyor. Kegel egzersizleri yapmak vajina bölgesi kaslarının sıkılaşmasına yardımcı olabilir. Ayakta oluşan şişlikler birkaç hafta sonra normale döner.

Hamilelik süresince kaç kilo almak gerek? Hamile kalmadan önce fazla kiloların verilmesi gerekir mi?
Hamilelik boyunca almanız gereken kilo miktarını, hamilelik öncesi kilonuz belirler. Anne adayının, hamilelikten önce; zayıf, normal, kilolu veya çoğul bebek taşımasına bağlı olarak, hamilelik sürecinde alması gereken kilo miktarları değişir. Her kadının hamilelik boyunca alması gereken kilo oranı, VKİ (Vücut KİTLE ENDEKSİ) ile hesaplanır. VKİ nasıl hesaplanır?
KİLO (Kg)
VKİ= ----------------- şeklinde hesaplanır.
BOY (m²)
VKİ ye göre hamileyken alınması gereken kilo miktarı;
VKİ <19 zayıf anne adayı 12.5 - 18 kg />m²
VKİ <19.8 normal ağırlıklı anne adayı 11.5-16 kg />m²
VKİ <20-26 kilolu anne adayı 7 - 11.5 kg />m² şeklindedir.

Yani kadının gebelik öncesi beslenme durumu önemli olup, mutlaka dikkate alınmalıdır. Hamilelik öncesi zayıf olan kişilerde düşük doğum ağırlıklı bebek doğum oranı ve pre-eklampsi gelişme riski yüksektir. Hamilelik öncesi kilolu olanlarda ise hipertansiyon, şeker hastalığı ve doğum zorluğu gibi birçok komplikasyon riski artmaktadır. Bu yüzden hamile kalmadan önce ideal kiloya ulaşmanız hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı açısından önemli. Gebelikte kilo izlemi bu açıdan önemlidir. Gebe kadın ilk üç ayda her ayda 0.5-1 kg, sonra ki aylarda ise ayda ortalama 1.5-2.0 kg kilo almalıdır. Gebelik süresince toplam ağırlık artışı 12±2 kilo (10-14 kg) olmalıdır.

Sezaryen mi, normal doğum mu?
Gebelik, doğal ve fizyolojik bir döDoğum olayı da normal gebelik sonrasında bekdoğal bir olaydır. Oysa ki hamile kadınların çoğunda özellikle son aylarda normal doğum mu? Sezaryen mi? ikilemi çok görülmektedir.
Kadında bebeğin gelişimini tamamladığı rahimden dış dünyaya çıkmasına izin verecek uygun yumuşak dokudan oluşan bir doğum kanalı (vajina) ve kemikyapıdan oluşan diğer bir kanal, doğal bir yoldur. Bebek rahim içinde olgunlaştıktan sonra rahim kasılmaları neticesinde doğum ağrıları başlar. Sonrasında rahim ağzı açılır ve bebek bu doğum kanalına itilir. Bebek doğum kanalına indiğinde anneye ıkınma hissi uyandırdığında ise, anne adayı ıkındırtılarak bebek dış ortama çıkartılır, yani doğum tamamlanır. Norbir engel olmadığı takdirde olaylaın bu doğal süreci bize normal olaın vajinal doğum olduğunu gösteriyor. Fakat her doğal olayda olduğu gibi, bu olayın da doğal gidişatında sorunlar ortaçıktığında ya da anne adayının kanalıyla alakalı sorun olduğunda, o zaman sezaryene başvurulur.
Doktorunuza güvenin, sizin ve bebeğiniz için en doğru kararı vereceğini unutmayın!

Sezaryenin ardından ikinci çocuk normal doğurulabiliyor mu? Ne kadar beklemek gerekiyor?
Sezaryen sonrası normal doğum (VBAC-Vaginal Birth After Cesarean Section) özellikle Amerika da sigorta şirketlerinin de baskısıyla uygulamaya geçen bir yöntemdir. Sezaryen olmuş bir kadında normal doğuma engel teşkil edecek bir sorun yoksa, ameliyathane ve doğumhane aynı katta ise, her an anestezist, yeni doğan yoğun bakım uzmanı ve kadın doğum uzmanı hazır bulunabiliyorsa denene bilinir. Ama unutmamak gerekir ki bu kadınlarda özellikle artan rahim kasılmaları ile eski sezaryen skarındaki açılma ve yırtılmalara bağlı hem anne, hem de bebek hayatı bir risk altındadır. Ona göre çok yakın ve dikkatli takip yapılarak VBAC denebilir. Aile ile riskler paylaşılır ve onam alınır. Onay alınmadan bu işlem yapılmamalıdır.

Doğal yolla hamile kalamayanlar için neler öneriyorsunuz? Hangi yöntemleri denemeliler?
Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin bir yıl korunmasız ilişki sonrasında çocuk sahibi olamama durumu ‘infertilite’ olarak kabul ediliyor ve hekime başvurmak gerekiyor. Erkekte spermiyogram, kadında ise adetin ikinci veya üçüncü gününde hormon profiline baktırmak en temel doğurganlık testleri olarak gösterilmektedir.
İnfertilite ya da çocuk sahibi olamama kesinlik bir durum arz etmiyor. Araştırmalar, infertilite tanısı almış kişilerin üçte birine yakın kısmının zaman içinde çocuk sahibi olduğunu göstermektedir.
Çocuk sahibi olması için bir çiftin 3 faktöre ihtiyacı var. Bunlardan biri sperm, diğeri yumurta, üçüncüsü de spermle yumurtanın birleşmesini sağlayacak normal bir anatomik ortam( tüplerin açık veya kapalı olması). Son olarak da embriyonun gelişimini sağlayacak normal bir rahminin olması gerekiyor. Doğurganlık testlerinin tamamında da bunlar incelenmektedir.

Eskiden de bu kadar düşük var mıydı yoksa şimdi daha mı çok yaşanıyor?
Gebeliğin 20. haftası tamamlanmadan önce veya fetusun ağırlığı 500 gr’a ulaşmadan önce herhangi bir nedenle gebeliğin bitmesine düşük adı verilir. Her ne kadar düşük terimini tariflerken ilk 20 hafta olarak söylesekte aslında düşükler çoğu zaman gebeliğin oluştuğu ilk günlerde meydana gelir. Henüz gebelik belirtileri başlamadan adet gecikmesi olmadan yani anne gebe oldugunu bile anlamadan meydana gelir. Kanda beta hcg ölçümünün başlamasıya ,adet gecikmesi olana kadar olan gebeliklerin yaklasık %25 inin düşük ile sonuclandıgı anlaşılmıştır. Henüz bir belirti vermeyen gebelik kan biyokimyasına göre anlasıldıgından buna biyokimyasal gebelik denir ve eski zamanlara oranla beta hcg ölçümünün yaygınlaşması ve bilincinin artmasıyla tanı konamayan gbeliklerin tanısı konmuş ve göreceli olarak düşük sayısı da artmıştır. Adet gecikmesi meydana geldikten sonra ise yaklasık %15 i düşükle sonculanacaktır. Toplamda oluşan gebeliklerin yaklasık %40 ı düşükle sonuclanır. Eski yıllara oranla anne yasının giderek artmasına baglı daha fazla kromozom anomalisi görülmesi, gelişen teknolojinin zararlı etkilerinin artması ,alkol sigara kullanımmın artması düşük miktarındaki artmanın diger sebeplerindendir.

Hamile kalma yaşı arttığı için mi düsük sayısı da arttı?
Daha önce de belirttiğimiz gibi erken dönem gebelik düşüklerinin %50 sinden fazlasının nedeni kromozom anomalileridir ve gebelik yası arttıkca kromozom anomalisi riskinda atış meydana gelecektir. Buna bağlı olarak anne yaşı arttıkça düşük yapma ihtimali de artacaktır. Örneğin 20 yaşında bir kadın hamile kaldığında bunun düşükle sonuçlanma olasılığı %13 iken 42 yaşından sonra bu oran %50 dir. Bunun nedeni annenin yumurtalıklarındaki bekleme süresinin artmasına bağlı teratojenite maruziyet süresinin de artmasıdır.

Düşüklerin nedenleri nelerdir?
Başlıca düşük nedenleri:
Embryoya ait kromozom anomalileri (anne yaşı artıkça görülme sıklığı artar)
İleri anne ve baba yaşı
Annenin daha once geçirdiği gebelik sayısının fazla olması
Teratojenik veya mutajenik etkiler (ilaç. Radyasyon),
Çoğul gebelikler,
Anne ya da babaya ait genetik bir bozukluk(engeli translokasyonlar)
Üreme sistemindeki yapısal anomaliler,
Annede görülenıKızamıkçık, Sitomegalovirus, Listerya, Toksoplasma gibi)
Rahim anomalileri
Asherman sendromu (Rahim içi yapışıklıkları),
Sperm ile ilgili bazı sorunlar
Annede görülen sistemik hastalıklar (sistemik lupus eritamatozus, antifosfolipid antikor sendromu, pıhtılaşma bozuklukları, polikistik over hastalığı, endomtriozis gibi)
Alkol, sigara, uyuşturucu gibi zararlı alışkanıklar

Bir kez düşük olduktan sonra hamile kalmak zorlaşır mı?
Daha once sadece birkez düşük yapmış olan anne adaylarında yeni gebeliklerindeki düşük yapma olasılığında bir artış mevcuttur. Daha önce yapılan düşük sayısı ile yeni gebelikte oluşacak düşük sayısı arasında orantılı artış mevcut olmasına ragmen 3 yada daha fazla düşük yapmış bir bayanın bir sonraki gebeliğinde sağlıklı bir cocuk dünyaya getirme olasılığı yine %55 ile %75 arasındadır.

Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere neler önerileriniz?
Çocuk sahibi olmak istyen anne baba adaylarının öncelikler kendi sağlık durumlarını gözden geçirmesi gerekir. Özelikle annenin , gebeliğini olumsuz etkileyecek yada gebeliğin kendisi üzerinde olumsuz etki yaratabileceği kimi hastalıklar açısından taramasının yapılması önemlidir. Gebelik öncesi rutin olarak gebelikte zararlı etkileri oldugunu bildiğimiz TORCH enfeksiyonlarının taramasının yapılması buna göre uygun önlem alınması önemlidir. Yine annenin şeker tansiyon tiroid astalıkları acısından taranması genital yol enfeksiyonu varsa tedavi edilmesi gerekir.
Normal şartlar altında her adet döneminde düzenli cinsel ilişkide bulundugu takdirde gebe kalma sansı %20dir.Genelde korunmadan cinselilişkide kadınlar ilk 6 ayda gebe kalırlar. 35 i geçkin yaşlarda bu süreç uzayabilir. Aynı şekilde sperm yoğunluğu mililitrede 20 milyondan az ise gebelik şansı azalmaktadır. Sperm sayısının yanında hareketliliği, yapısı ve dölleyebilme yeteneği de oldukça önemlidir. Adet bitiminden sonraki 10 günde gün aşırı beraberlik gebe kalma ihtimalini oldukca arttırır. Yumurtlama bozukluğu olan kadınlarda yumurtlamayı sağlayacak ilaçlar verilmesi ve folikül gelişim kontrolü, kilolu kadınlarda sağlıklı beslenme, egzersiz, sigara ve alkol gibi alışkanlıkların bırakılması, rahim ve tüpleri ilgilendiren sorunların cerrahi yöntemlerle düzeltilmesi yada herhangi bir cinsel işlev bozukluğunun düzeltilmesi normal yollarla gebe kalma şansını arttırır.

Hamile kalınca kadının vücudunun nasıl değiştiğini kısaca anlatabilir misiniz?
Gebelik fizyolojik bir süreç olmasına ragmen anne karnında gelişen embriyonun ürettiği hormonların etkisi,bedenin geliştirdigi adaptasyon mekanizmaları ve bebegin büyümeye basladıkca yarattıgı fiziksel etkilerden dolayı annede fiziksel ve ruhsal değişimler meydana gelmesi doğaldır.Gelişen fetus ürettiği hormonlarla anne organizmasını kontrol altına alarak tüm organ sistemlerini kendi ihtiyaçlarını ön planda tutan yapısal ve fonksiyonel değişimlere zorlar. Gebelik döneminde gebenin farkedemediği değişimlerin yanında ki bunlar kan volümünün artması,kalp ritminin hızlanması o2 harcanmasının artması,metabolizma hızının artması..gibi fark ettiği değişimler de meydana gelir.Annenin farkettiği değişimlerin en başında hepimizin bildiği ve çoğu anneyi genellikle korkutan kilo artışı gelir. Gebelikten önceki vücut kitle indeksine göre değişmek üzere beklenen kilo artışı 9 ila 16 kg arasıdır.(ortalama 10-12 kg). Artış ilk 3 ayda yaklaşık 1kg,2.trimesterde 5 kg ,3.trimesterde 5 kg olmaktadır.Üst sınırı geçen kilo artışı sağlık açısından riskleri arttırabilir,aynı zamanda doğum sonrası kurtulması çok zor olacaktır.Gebelikte hormonal etkiler ve artan ihtiyaçtan dolayı ciltte kuruluk, yüzde gebelik maskesi denen lekeler, cilt renginin koyulaşması, sivilcelerin artması gibi sorunlar meydana gelebilir.Özellikle yüzde alında yanaklarda ve üst dudakta artan melanosit aktivitesiyle meydana gelen pigmentasyon artışına kloazma (melasma) denir..Karın büyüdükçe cildin kuruluğu ve gerilmesi de eklendikçe karın derisinde ve artan kiloya bağlı basen ve kalçalarda çatlaklar meydana gelebilir.Kan volumunun artması ve büyümekte olan fetusun ana toplardamara yaptıgı bası sonucunda vücudun özellikle alt bölgesinde bacaklar ve ayaklarda şişlik ve ödem meydana gelebilir.Aynı sebepten ötürü yine bacaklarda venöz yetmezlik ve varisler oluşması gebelikte sık görülen durumlardan biridir.Rektal bölgede oluşan varislere ise hemoroid denmektedir.Halk arasında basur adı verilen bu problem yine gebelikte sık görülür.